AYET-İ KERİME

http://siyasetnamem.blogspot.com.tr/2017/03/islamin-dunyada-yayilmasindan-korkan.html?spref=fb

31 Mart 2013 Pazar

TEK PARTİ ÇOK PARTİLİ OLURKEN FATURA AĞIR

TEK PARTİ DÖNEMİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDEKİ DİN DÜŞMANLIĞININ ZİRVE YAPTIĞI DÖNEM GİBİ GÖZÜKMEKTEDİR.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Çok Partili Dönemi

1946 yılından itibaren Türk siyasi hayatının CHP dışında 2. bir partinin kurularak seçimlere çok partili olarak gidilmesi ile başlamıştır.

Çok partili hayat 1945 yılında Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisi ile başlamıştır. Ancak parti İsmet İnönü tarafından kapattırılmıştır. 7 Ocak 1946'da Dörtlü Takrir'e imza atanlar tarafından kurulan DP'nin parti genel başkanlığına Celâl Bayar getirildi. DP, ekonomi ve siyasette liberal düzenlemeleri savunuyordu.

1950 genel seçimleri'nde Demokrat Parti galip olarak çıkmıştır. Adnan Menderes liderliğindeki DP ilk başlarda çok popülerken 1950'lerin sonlarına doğru yaşanan ekonomik sıkıntılar ve hükümetin antidemokratik uygulamaları nedeniyle sıkıntılı bir döneme girmiş ve 1960 yılında yapılan askerî darbe ile çok partili yaşam kesintiye uğramıştır.{{fact}} Darbe neticesinde dönemin cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve dönemin Başbakanı Adnan Menderes idama mahkûm edilmiş fakat baskılar neticesinde Celâl Bayar'ın cezası müebbede çevrilirken, Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu idam edilmişlerdir.
BİRAZDA KOALİSYONLARLA SUÇ FAİLLERİNİN BELİRSİZLİĞİNE YARAMIŞ ÇÜNKÜ HERKES DİĞERLERİNİ KARALAMA POLİTİKASIYLA ÇABA GÖSTERMİŞ.

30 Mart 2013 Cumartesi

SİYASET İSLAM'A MUHTAÇ KARDEŞLİK TEK İLAÇ

PKK'NIN ÇEKİLMESİ


İki başlık çok önemli. Bu işi içerde ve dışarıda provoke etmek isteyenler olabilir. Türkiye'nin güçlü olmasını istemiyorlar. Silahların bırakılması diyorum, bırakılmaması durumunda sıkıntı olur. Biz hep silah değil siyaset diyoruz. Buna yönelik telkinlerde bulunuyoruz.

SİLAHINI BIRAK GİT

Silahsız olarak geçişini yap. Silahını Türkiye’de bırak, silahsız çekil. İster gömsün, ister mağaraya bıraksın ama silahsız gitsin. Bizim güvenlik görevlilerimizin de silahsız insana kurşun sıkacak değil silahını Türkiye'de nereye bırakırsa bıraksın, bırakıp gider. Aksi takdirde bu iş provokasyona çok açıktır. Yasal zemin dendiğinde ise anayasal hükümlere aykırı olamaz. Biz şimdi anayasaya aykırı yasal bir zemin nasıl oluşturalım. Yeni bir Oslo sürecine müsaade etmem. Sınırları geçeceklerse silahı bırakmakla bu mümkün olur. Güvenlik güçlerimiz eli silahsız insanlara silah sıkmaz. Eli silahsız olanların hepsine de terörist diyemeyiz. Türkiye içinde 1500-2000 kişilik bir terörist var. Silah bırakanların nereye gideceğini bilemem. Silahların susması demiyorum, silahın bırakılması diyorum. Operasyonlar dursun deniyor. Operasyonlar nerede durur, silah bırakılırsa. Güvenlik gücü silahlı görürse ne yapacak, müdahale edecek. Bunun için yasal güvence talebiyle geliyorlar. Böyle olmaz. Silah bırakmadan bu süreç olmaz. Ülkemde şu silah bırakma işi gerçekleşmiş olduğu anda Türkiye sıçrayacaktır.

ÖCALAN'A EV HAPSİ

Karşılık değil bir amaç uğruna bunu yapıyoruz. Öyle, al başkanlığı ver şunu, ev hapsiymiş falan filan bunu söyleyen bizi doğru anlamamış. Ev hapsi mev hapsi söz konusu değildir. İmralı'da biz niye bu kadar bedel ödüyoruz. F Tipi'ne alsak her gün toplu mitinglerle mi uğraşacağız. Al başkanlığı ver şunu…. diyenler bizi iyi anlamamış.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Başkanlık sistemini sadece kendi dönemimizde gündeme gelmedi. Daha önce Özal hatta Türkeş tarafından da gündeme getirildi.

ÖCALAN NEDEN BU ÇAĞRIYI YAPTI?

11 metrekarelik odası var. Bu radyo meselesi konusunda biz artık buna bir TV verelim dedik. Biz onu hayata dahil ettik. Kendi takımını hem de Türkiye'deki gelişmeleri artık takip ediyor. Jimnastik yapıyor ve arkadaşlarıyla sürekli görüşüyor. Yaşam koşullarını iyeleştirdik. Benim verebileceklerim bu kadar. Masanın bir ucunda o bir ucunda Başbakan yenilir yutulur gibi bir iddia değil.

DEMİRTAŞ'IN AÇIKLAMALARI

Öcalan ile doğrudan teması kim kuracak? BDP'liler kurmadı mı? Üç kez gittiler. Hala BDP'liler ipe un seriyorlar.

YUNANİSTAN'DA KAMPLAR DAĞITILDI

Yunanistan ile görüşüyoruz. Dedik ki onlara 'sizin orada PKK kampları var' Onlar da dedi ki biz bu kampları dağıtacağız. Dağıttılar ve 14 tane teröristi gözaltına aldılar. Çekilecek terörist sayısı bin 500 ile 2 bin civarında. Nereye gitmek isterlerse gidebilirler. Ben onu bilmem. Benim bildiğim, orayada bambaşka bir hava gelecek. Biz her zaman ne dedik? Silahla değil, siyasetle mücadele edin. 30 yıl mücadele ettiniz ama bir sonuç alamadınız. Orada sağlanacak huzur ülke geneline yayılacak. Orada başlayacak olan yatırımlarla biz sıçrayacağız. Önümüzdeki 2 yıl yerel ve genel seçimler var. Bu süreci başarıyla aşabilirsek o zaman Türkiye’nin önü açılacak.

MALİKİ VE BARZANİ

Irak’ta Maliki hükümetine yönelik gösteriler sürüyor. Sadece Sünniler değil, Şii kesimde de ciddi bir huzursuzluk var. İran’a gelince, İran’ın tavrını kabullenmemiz mümkün değil. Irak Anayasası'sına göre oradaki petrollerin yüzde 17′si Kuzey Irak’a ait. Bunu kabul edemeyen Irak hükümeti, bir takım dayatmalarda bulunarak Bölgesel Kürt Yönetimini sindirme yoluna gitti. Yerel yönetim de bu açığını bizim üzerimizden kapatmaya çalıştı. Bizde hay hay dedik. Şimdi onlarla ticari sözleşmenin içine girdik. Birileri Irak'ta hesap yapıyorsa Türkiye'nin de orada kazan kazan hesabı vardır.

AKİL İNSANLAR

Süreç devam ediyor. Bir iki gün içinde biter. İçinizdeki insanlar bile olabilir. 7'şer kişiden oluşan akil insanlar grubu olacak. Bu kişiler içinde bir kişi başkan olacak. Başkanlarla bire bir muhatap olacağım. Akil insanlar 1 ay içinde işlerini bitirecekler. Masraflarını biz karşılayacağız. O bölgelerdeki STK'ları ziyaret edip, konferanslar düzenleyecekler. Toplumsal algıyı geliştirmek için çalışacaklar. Bakıyorsunuz birileri çomak sokuyor. 'Vur de vuralım, öl de ölelim' gibi.. Bunlar siyasetçiye yakışmıyor. Buradan 'Senin teröristin kötü benim teröristim iyi' sonucu çıkar. Bu böyle olmaz.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NIN SÖZLERİ

Diyanet İşleri Başkanımızın İzmir ile ilgili sözlerine karşı verilen tepki haksızlık. Başkan, atadığı müftünün tanımını yapıyor. Kendisine teşekkür etmemiz gerekirken, yeriyoruz. Artık bunları kimse yutmuyor.

YENİ ANAYASA

Mart sonu itibarıyla yeni anayasa çalışması çağrımız sona eriyor. TBMM Başkanı 'bu iş olmuyor' diyecek. Artık alternatiflerle yola devam edeceğiz.

EYALET SİSTEMİ

Güçlü bir Türkiye eyalet sisteminden korkmamalıdır. Eyalet sistemi tarihimizde vardır. Osmanlı'daki azınlıklar konusunda hoşgörüyü yakalamış değiliz. Seçilmiş vali mevzusu 2023 yılının konusu. Osmanlı Kürdistan, Lazistan demiş bizim bunu dememiz gerekmiyor.

AFYON'DAKİ İÇKİ YASAĞI

Afyon'daki konuyu bütün içeriğiyle bilmiyorum. Afyon Valisi mi yaptı bilmiyorum. Kadıköy'de CHP, belirli saatlerden sonra alkollü mekanları kapatma kararı almış. Yanlıştır demiyorum; ancak medyada bu konuşulmadı. AK Partili belediye yapınca kıyamet kopardı. Biz alkolik gençlik istemiyoruz, bunu da Anayasa'ya göre yapıyoruz.

28 Mart 2013 Perşembe

Hepsi geldi Amed'de (Diyarbakır) birikti.....


"Biz neyi istiyoruz. Nasıl bir karar istiyoruz. Güçlerimiz 1999'da çekildiğinde tuzağa düşürüldüler.
Hepsi geldi Amed'de (Diyarbakır) birikti, kuşatılmış halde kendisini buldu. Bir bu sorun var. Kimse sahip çıkmadı, orta yerde kaldı.Sayın Başbakan 'bu defa infazlar olmayacak' diyor. Sözlü söylemle olmaz. Biz daha önce anayasal düzeyde bir takım değişikliklerle geri çekileceğimizi söylüyorduk. Oslo sürecinin tıkınmasının sebeplerinden biri buydu.
Sanki orada birkaç grup var, gel deyince gelirler. 30 yıllık bir grup var, gel demekle gelinmez, ben getiremem. Savaşa inanıyorlar, savaşla sonuca varacağına inanıyorlar. Ben getiremem. Bize zor geliyor, öyle kolay bir şey değil. Geri çekilme konusunda bizim elimizin güçlendirilmesi lazımdır. Geri çekilme için yasal çerçeveye ihtiyaç vardır. Geri çekilmenin basit sıradan bir olay olmadığı, herkesin ikna edilmesi ve bunun pratikleşmesi için özellikle en büyük ikna gücü olan projenin sahibi olan Öcalan'ın devreye girmesi gerekmektedir. Ben hemen ilk etapta 'özgür olsun gelsin devreye girsin' demiyorum. Ama koşullarının oluşturulması ve ilişki kurabilmesi lazımdır. Ben burada sadece içimizde kendi görüşlerimizi ifade etmiyoruz. Apo devreye girmeden bu güçlerin hepsini ikna edip geri çekemeyiz. Sorunlar çıkar."DHA

2013 SONUNA KADAR BU İŞ BİTMELİ
Zübeyir Aydar
-Hükümet bir risk alıyor, bu doğru, biz de alıyoruz. Tayyip Erdoğan gibi risk alan bir kişinin aynı zamanda halkın desteğinden gelen gücünün de bulunması barış içinbüyük  bir şanstır. Bizim tarafta da bu riski Öcalan’dan başka alabilecek güçte başka kimse yok. Bu da bir şanstır. Hükümetin Öcalan’ın işini kolaylaştırması lazım. Bu iş 11 metrekarede sınırlı kalamaz. Bu sürecin durmadan dışarıya mektup yazarak sürdürülmesi zor. Sekretaryaya, danışmanlara, basınla, başkalarıyla görüşmeler yapmaya ihtiyacı var. Elimizi çabuk tutmamız lazım. Bir kaç gün önce Erdoğan “Bu işi 2013 sonuna dek bitirmemiz lazım” dedi. Çünkü 2014 yerel seçim süreci başlıyor. Gönlümden geçen, bütçe görüşmeleri başlamadan tüm aşamaların kat edilmiş olmasıdır. Çekilme, demokratik anayasa, yasal düzenlemeler, geri dönüş ve normalleşme aşamalarını tamamlayabilmemiz lazım.'

27 Mart 2013 Çarşamba

ÖZÜR DEDİ İSRAİL, ŞEHİD'LERE KİMSE SORMADI


İsrail özür diler ama CHP dilemez
Başbakan Erdoğan, “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganına verdiği karşılık nedeniyle MHP lideri Devlet Bahçeli’yi sert sözlerle eleştirdi; İsrail’in yanında olmakla suçladığı CHP’den ise Türkiye’nin özür beklediğini söyledi

"İsrail'in özrü bir taktik"
İsrail’in saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisinde bulunan eski Alman Sol Parti milletvekili, hukukçu, Norman Paech, İsrail Başbakanı Netanhayu’nun Mavi Marmara olayı nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan özür dilemesini "taktik" olarak değerlendirdi.

İsrail özür diledi çünkü...
'Eğer tebrik edilecek kişi varsa o da Başkan Obama’dır'
İsrail’in telkinle özür dilediğini iddia eden Loğoğlu, “Eğer tebrik edilecek kişi varsa o da Başkan Obama’dır” dedi

"İsrail özür dilese de ilişkiler eskisi gibi olamaz"
İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıdan üç yıl sonra gelen özrü değerlendiren İHH Başkanı Bülent Yıldırım, "Biz Türkiye ile İsrail'in hiçbir zaman normalleşmesi taraftarı değiliz çünkü; israil'in eli kanlıdır'' diye konuştu.

İsrail özür diledi
ABD Başkanı Obama’nın İsrail gezisinin son gününde Başbakan Erdoğan ve İsrail Başbakanı Netanyahu, 2011’deki Van depreminin ardından ilk defa telefonla konuştu. Görüşmenin ardından Netanyahu’nun ofisi, Mavi Marmara’da 9 kişinin ölümüne neden olan hatalardan ötürü Türk halkından özür dilendiğini ve ölenlerin ailelerine tazminat verileceğini açıkladı.

İsrail özür diledi, Erdoğan kabul etti
2010 yılında Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin düzenlediği operasyonda 9 Türk'ün hayatını kaybetmesi ile kopma noktasına gelen Türkiye-İsrail ilişkisinde önemli gelişmeler yaşanırken, başta Başbakan Erdoğan tarafından sık sık dile getirilen "İsrail özür dilesin, tazminat ödesin" talebine olumlu yanıt geldi.


İSRAİLİN GERÇEK YÜZÜ BUDUR;
  ABD doğumlu İsrailli akademisyen Steven Plaut, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesine tepki göstererek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye hakaretler içeren bir mektup kaleme aldı.

Mektupta, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu çaresi, uyuşuk ve Yahudi tarihinden kopuk olmakta suçlayan Plaut, Mavi Marmara baskını için  "Ben de sizden sadece 9 teröristi öldürdüğümüz ve Hamaslı Nazilere yardım getirmeye çalışan terörist gemileri batırmadığımızdan ötürü özür diliyorum” ifadelerini kullandı.

Hayfa Üniversitesi’nde ders veren Steven Plaut, Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olmakla suçlarken, İstanbul’un Antik Yunan’ın başkenti olduğunu belirterek, ‘Konstantinopol’ün gerçek sahiplerine geri verilme zamanınını geldiğini’ kaydetti.

BU ÖZRÜN ALTINDA TERÖR SENARİSTİ; ABD-İSRAİL'İN İŞLEDİKLERİMİ BASKICI UNSUR OLDU?. BU KADAR GENİŞ DÜNYA TERÖRÜ VE MÜSLÜMANLARI BİRBİRİNE KATLETTİRME PROJELERİ ARTIK İDARECİLERİMİZİN ELİNDE YETKİN VE ETKİN! OLDUĞUNA GÖRE!..

26 Mart 2013 Salı

Riyad el Asaad HAKKINDA


Sağ ayağı düz üstünden kesilen Riyad Esad'ın hayati tehlikesinin olmadığı bildirildi.
Riyad el Asaad KİMDİR?
Önceleri Suriye Hava kuvvetlerinde bulunan Musa El Asaad daha sonra 2011-2012 Suriye ayaklanması’nda safını değiştirerek  muhaliflerin safına geçti ve  dağınık milis, kaçak durumda bulunan asker gruplarını birleştirdi. Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO), yu 29 Temmuz 2011 tarihinde Riyad el-Esad  kurmuştur. Siyasi kanadı Suriye Ulusal Konseyi’dir. Riyad el-Esad , Beşşar Esed’e Karşı ÖSO’nun liderliğini yapıyor.
Özgür Suriye ordusunun başkomutanı Riyad-el Asaad, Dey-ez zor kentinin Miyadin ilçesinde aracına yerleştirilen bomba sonucunda ağır yaralandı. Esad ajanları ise ÖSO komutanının her anını takip ederken, kaydettikleri videoları Sosyal Paylaşım Sitelerinde yayınladı. Saldırıdan hemen sonra Akçakale gümrük kapısından geçirilerek Akçakale Devlet Hastanesinde tedavi altına alınması gerekirken hiçbir müdahalede bulunulmadığı iddia edildi.
Türkiye'de yaşayan Riyad Esad'ın yardımcısı Malik el-Kurdi, el-Cezire televizyonuna yaptığı açıklamasında "Riyad Esad, Deyr Ez-Zor'a bağlı el-Meyadin'de bir toplantıya katılmıştı. Toplantı bitiminden sonra bölgeden uzaklaşmak için aracına bindi. 1 kilometre gittikten sonra, Esad'ın koltuğunun altına yerleştirilen bombanın patlaması üzerine ağır bir şekilde yaralandı" dedi.
TUHAF OLANIDA ÇOK TANINMIŞ BİR KURULUŞ KENDİ ÜRETİMLERİNİ; 
İŞTE ACI ÇIĞLIK VİDEOSU....! GİBİ.. BAŞLIKLARLA KENDİ SÖMÜRÜSÜNÜ REKLAM ETMESİDİR.

24 Mart 2013 Pazar

PEYGAMBERİMİZE sav SAYGI NASILMIŞ? BAKALIM


PEYGAMBERİMİZE sav SAYGI NASILMIŞ? BAKALIM


KUR'AN I MÜBİN'DEN ÖĞÜT, NASİHAT EMİR!


Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı. gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَیِ اللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ 
HUCURAT 1


Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. 
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَرْفَعُوا اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِىِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ اَنْ تَحْبَطَ اَعْمَالُكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ 
HUCURÂT 2

Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
اِنَّ الَّذٖينَ يَغُضُّونَ اَصْوَاتَهُمْ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ اُولٰئِكَ الَّذٖينَ امْتَحَنَ اللّٰهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوٰى لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ عَظٖيمٌ 
HUCURÂT 3

(Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir. 
اِنَّ الَّذٖينَ يُنَادُونَكَ مِنْ وَرَاءِ الْحُجُرَاتِ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ 
HUCURÂT 4

Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 
وَلَوْ اَنَّهُمْ صَبَرُوا حَتّٰى تَخْرُجَ اِلَيْهِمْ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ 
HUCURÂT 5


Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. 
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَاٍ فَتَبَيَّنُوا اَنْ تُصٖيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمٖينَ 
HUCURÂT 6

ÇANAKKALE DEN İMANSIZ GEÇEMEMİŞTİ! YA ŞİMDİ..



ÇANAKKALE İMAN VARKEN GEÇİLMEZ!
ŞEHADETLERİNİN
   YIL DÖNÜMÜ
   DOLAYISİYLE
DUA SAYGI EDEB
  İLE RABBİZDEN
 AVFU MAĞFİRET
       DİLERİZ! 

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.[9] İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş sonucundan iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, İmparatorluk'un eninde sonunda Almanya'nın ana gücü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith'e vermiştir. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vaz geçilmek zorunda kalındı.
Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir...ALINTI

ELİNDEKİ BALTAYI KENDİ KAFASINA İNDİRENE ŞAŞARIM..


ELİNDEKİ BALTAYI KENDİ KAFASINA İNDİRENE ŞAŞARIM..



VATANIMA; ...VATANDAŞ OLAN TÜM KARDEŞLERİME SALDIRIYI ARAŞTIRIP SONUCA ERİŞİP ADALETİ İŞLETİP VAZİFESİNDE ALLAH cc İÇİN ÇALIŞAN LARIMIZDAN ALLAH cc RAZI OLSUN... KOLAYLIKLAR VERSİN.http://www.facebook.com/groups/VAHDED.D%C4%B0N4?ap=1
ELİNDEKİ BALTAYI KENDİ KAFASINA İNDİRENE ŞAŞARIM..
BİNDİĞİ GEMİYİ DELENE YEDİĞİ EKMEĞE KUSANA ŞAŞARIM
CAMİ DUVARINA İŞİYENE KENDİNİ YARATAN RABBİNE İSYAN EDEN NANKÖRE ŞAŞARIM..
Kitaptan bilgisi olan biri, “Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm” dedi. Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş hâlde görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.”
قَالَ الَّذٖى عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ الْكِتَابِ اَنَا اٰتٖيكَ بِهٖ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَاٰهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ قَالَ هٰـذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى لِيَبْلُوَنٖى ءَاَشْكُرُ اَمْ اَكْفُرُ وَمَنْ شَكَرَ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهٖ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ رَبّٖى غَنِىٌّ كَرٖيمٌ
NEML 40
Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir.
وَلَئِنْ اَذَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ اِنَّهُ لَيَپُوسٌ كَفُورٌ
HUD 9
  • BU GÜZEL VATANA İHANET EDENLERE LANET OLSUN ....
  • HİZMET EDİP VATANIMI SEVENLERDEN ALLAH cc razı olsun.

VARSA BIR YERDE GÜNAHA DAVET SAKIN OLA ETME İCABET


VARSA BIR YERDE GÜNAHA DAVET SAKIN OLA ETME İCABET HARAM DOLU ZİYAFET GETİRİR BAŞA BİNBİR FELAKET....


Elif, lâm, mîm.
İşte bu kitap ki, bunda bir şekk yoktur. Muttakîler için bir hidâyettir.
الم 
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فٖيهِ هُدًى لِلْمُتَّقٖينَ 
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. 
اَلَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ 
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. 
وَالَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ 
İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. 
اُولٰـئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ 

SENİNKİ SANA BENİMKİ ZATEN İSLAM.


De ki: “Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu tutulmazsınız. Sizin işlediklerinizden de biz sorumlu tutulmayız.” قُلْ لَا تُسْپَلُونَ عَمَّا اَجْرَمْنَا وَلَا نُسْپَلُ عَمَّا تَعْمَلُونَ De ki: “Rabbimiz hepimizi kıyamet günü bir araya toplayacak, sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O, gerçeği apaçık ortaya koyan, hakkıyla bilendir.” قُلْ يَجْمَعُ بَيْنَنَا رَبُّنَا ثُمَّ يَفْتَحُ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَهُوَ الْفَتَّاحُ الْعَلٖيمُ

De ki: “Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu tutulmazsınız. Sizin işlediklerinizden de biz sorumlu tutulmayız.”

قُلْ لَا تُسْپَلُونَ عَمَّا اَجْرَمْنَا وَلَا نُسْپَلُ عَمَّا تَعْمَلُونَ

De ki: “Rabbimiz hepimizi kıyamet günü bir araya toplayacak, sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O, gerçeği apaçık ortaya koyan, hakkıyla bilendir.”

قُلْ يَجْمَعُ بَيْنَنَا رَبُّنَا ثُمَّ يَفْتَحُ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَهُوَ الْفَتَّاحُ الْعَلٖيمُ
sebe 25-26..

Allah’ım! Ağlamayan gözden, sızlamayan özden,
kızarmayan yüzden Sana sığınırım. Şirkten, küfürden, müşrikten, Cahilden,
gafilden, kafirden Sana sığınırım. Harama dayalı servetten, Hak edilmemiş
şöhretten Sana sığınırım. Korkaklıktan, pısırıklıktan, kıskançlıktan Sana
sığınırım. Hasetten, fesattan, kesattan, nifaktan, Fısktan, fücurdan Sana
sığınırım. İftiradan, ihanetten, cimrilikten, kincilikten Sana
sığınırım..amin......

Güzel ahlâk" adı altında toplanan bu güzel vasıfları "örnek insan" olarak en mükemmel şekilde yaşayan insan, Peygamber Efendimizdir (a.s.m).Onun ahlâkı o kadar yücedir ki, Cenab-ı Hak, ona hitap ederek şöyle buyurur:"Hiç şüphesiz senin için bitmez tükenmez bir mükâfat vardır.Ve hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin.

وَاِنَّ لَكَ لَاَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ 
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ 
KALEM 3-4

HAZRETİ ALİ kv ALLAH cc A KUL HABİBİNE sav ÜMMET OLDU BAŞKASINA KÖLE-KUL OLMADI OLUNDA DEMEDİ


HAZRETİ ALİ kv ALLAH cc A KUL HABİBİNE sav ÜMMET OLDU BAŞKASINA KÖLE-KUL OLMADI OLUNDA DEMEDİ İLMİDE, MÜLKÜDE,TÜM VARLIĞINI HERŞEYE KADİR ALİM ALLAH cc DAN BİLDİ..

HAZRETİ ALİ kv ALLAH cc A KUL HABİBİNE sav ÜMMET OLDU BAŞKASINA KÖLE-KUL OLMADI OLUNDA DEMEDİ.. İLMİDE, MÜLKÜDE,TÜM VARLIĞINI HERŞEYE KADİR ALİM ALLAH cc DAN BİLDİ

BİR RESMİ; YAYINA ALMIŞ İMAM OLDUĞUNU SÖYLEYEN KARDEŞİMLE BÖYLE YAZIŞTIK:
  • Vahdeddin Küçükoğlu 
    BANA HAKKI SÖYLEYENE ALLAH cc  RAZI OLSUN DER UYARIM HOCAM DER SAYGI GÖSTERİRİM FAKAT; ALLAH cc DAN BAŞKASINA KUL, KÖLE OLMAM OLAMAM ŞERLİLERDE HARFLER ÖĞRETEBİLİYORLAR.. Hz. ALİ kv. HAKKINDA UYDURULMUŞ BU SÖZÜ DUYSA NE DERDİ?...
  • FAHRİ İMAM;  nerden biliyorsun uydurulmus oldugunu . .hz. peygamber ilim cinde de olsa ogreniniz demistir buda mi uydurma hadis .???

  • Vahdeddin Küçükoğlu 
    ‎(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin. 

    اِنَّا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ لِلنَّاسِ بِالْحَقِّ فَمَنِ اهْتَدٰى فَلِنَفْسِهٖ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَمَا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكٖيلٍ 
    ZÜMER 41...
  • https://www.facebook.com/photo.php?fbid=232332236842376&set=a.133396070069327.32734.133360190072915&type=1&theater..

  • FAHRİ İMAM;
    HADiSi SERiFLER OKUYUNUZ..!!Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: 
    (İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır.) [Beyheki]
    (Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]
    (İlim Çin’de de olsa talep edin! Öğrenin!) [Beyheki]
    (İlim, İslam’ın hayatı, imanın direğidir.) [Ebuşşeyh]
    (İlim öğrenmek, namaz, oruç, hac ve cihaddan da efdaldir.) [Deylemi]
    (Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır.) [S.Ebediyye]

  • Vahdeddin Küçükoğlu 
    Hz ALİ kv DERDİKİ; ŞÜPHESİZ BEN ALLAH cc UN KULU MUHAMMEDİN sav ÜMMETİYİM BAŞKA HİÇBİR VARLIĞA KUL-KÖLE OLMADIM OLMAMDA KİMSEDENDE BÖYLE BİR ŞEY İSTEMEM ŞEYTANA UYMAYIN...
    Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.
     وَاِلٰـهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحٖيمُ BAKARA 163.
    “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” 
    اَلَمْ اَعْهَدْ اِلَيْكُمْ يَا بَنٖى اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبٖينٌ 
    وَاَنِ اعْبُدُونٖى هٰـذَا صِرَاطٌ مُسْتَقٖيمٌ
    YASİN 60-61. (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin. 
    اِنَّا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ لِلنَّاسِ بِالْحَقِّ فَمَنِ اهْتَدٰى فَلِنَفْسِهٖ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَمَا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكٖيلٍ 
    ZÜMER 41... 
  • İLİM-BİLİM ALMAK İÇİNMİ KÖLE OL DEMİŞ? YOKSA DİN AHLAK OLARAKMI KÖLE KUL OLUNUR KİMSEYE HELEDE KÜFÜRE RIZA KÜFÜRKEN KUL-KÖLE OLMADAN İLİMİ, BİLİMİ, BİLGİYİ ALAMAZMISIN?..

  • FAHRİ İMAM; ya hu kardes kolesi olmak demek ilim ogretene kole olmak degildir hocanin ogretmenin hakkinin ne kadar buyuk oldugunu anlatmak icin soylenmistir . yoksa ben bana ilim ogreten hocama niye kole oluyum ya hu .ogretmek hakki var saygi var hurmek etmek var anladin mi simdi ha. yoksa kimse kimse kole olmayacak ne kolesi olacak ilim buyuklugu hocanin hakkinin buyuklugunu ifade ediyor bu simdi anladin mi Bey efendi kardes.

  • FAHRİ İMAM; su kullandigin bilgisarayi bile kafirler yapti niye kullaniyorsun ??? ilim hakki ogretmen hakki hoca hakki cok onemlidir haberin olsun.
  • FAHRİ İMAM; ‎20112 de musluman ogrenciler cami cemaati imamlarina hocalarina ilim ehli olan muslumanalra saygi, hurmek gostermedikleri icin ilim ogrenemiyorlar .hocaalrin imamlarin okudugu ayet ve hadis muslumanlara niye tesir etmiyor ha.???

  • Vahdeddin Küçükoğlu İLK YAZDIĞIM YORUMU TEKRAR ETMİŞSİN TEKRAR OKUMANI TAVSİYE EDERKEN RESİMDEKİ YAZIYI KÖLE KELİMESİNİ OLDUĞU GİBİ ANLIYANLARDANIM KUSURUMA BAKMAYIN.. İLK YORUMUM BUYDU; BANA HAKKI SÖYLEYENE ALLAH cc RAZI  OLSUN DER UYARIM HOCAM DER SAYGI GÖSTERİRİM FAKAT; ALLAH cc DAN BAŞKASINA KUL, KÖLE OLMAM OLAMAM ŞERLİLERDE HARFLER ÖĞRETEBİLİYORLAR.. Hz. ALİ kv. HAKKINDA UYDURULMUŞ BU SÖZÜ DUYSA NE DERDİ?....
  • FAHRİ İMAM;ne derdi busozu ben demedim derdi baska bir sey demez di diyelim ki sen haklisin sizler ne cabuk muslumanalri sirk kafir damgasi vuruyorsunuz yahu siz hic kendinizden korkmuyormusunuz ki her onunuze gelene sifk kafir kelimelerini yaziyorsunuz.

  • Vahdeddin Küçükoğlu;  Başkalarını tekfir eden! KENDİNE EDER BİZ İNŞALLAH AYET'TEN BAŞKA KONUŞMAYIZ KONUYU BU HALE GETİMENİN İLİM-BİLİM DEĞERİ YOK ANCAK ALLAH cc HÜKMÜNCE KAFİR. MÜNAFIK, MÜSLÜMAN VARDIR..  İFTİRADAN KUL HAKKINDAN ALLAHA cc SIĞINIRIM..BİZİM GÖRÜŞÜMÜZ BUDUR TEVHİDDİR..;
    https://www.facebook.com/photo.php?fbid=232293823512884&set=a.133396070069327.32734.133360190072915&type=1&theater..


  • FAHRİ İMAM;BU HADISi SERiFLER DE Mi UYDURMA ....Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: 
    (İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır.) [Beyheki]
    (Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]
    (İlim Çin’de de olsa talep edin! Öğrenin!) [Beyheki]
    (İlim, İslam’ın hayatı, imanın direğidir.) [Ebuşşeyh]
    (İlim öğrenmek, namaz, oruç, hac ve cihaddan da efdaldir.) [Deylemi]
    (Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır.) [S.Ebediyye]

  • Vahdeddin Küçükoğlu BU HADİSLER DOĞRUDUR... BU HADİSLARİN VE BİRDE BU YORUMUNUZUN; ( ne derdi busozu ben demedim derdi baska bir sey demez di diyelim ki sen haklisin sizler ne cabuk muslumanalri sirk kafir damgasi vuruyorsunuz yahu siz hic kendinizden korkmuyormusunuz ki her onunuze gelene sifk kafir kelimelerini yaziyorsunuz.) KONUMUZLA ALAKASI NE Kİ? İKİ MİLLİ GÖRÜŞÇÜ DAHİ İFTİRAYA BAŞ VURUP GERÇEĞİ HAZMEDEMEYİP GURURUN NEFSİN MAHKUMU OLUYORSA BU GİDİŞ İSLAMA KURANA UYGUN DEĞİL DEMEKTİR..
    Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir. 
    اِنَّكَ لَا تَهْدٖى مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ 
    KASAS 56
    Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin? 

    اَفَاَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ اَوْ تَهْدِى الْعُمْیَ وَمَنْ كَانَ فٖى ضَلَالٍ مُبٖينٍ 
    ZUHRUF 40...
  • FAHRİ İMAM; kardes sen halisin ve bu yazi ve yorum burda bitmesi lazim ve ben bu paylasimi siliyorum yeniden paylasacagim selam lar . ben sen demedim sizler dedim cunku burda benim uye oldugum 45 tane grup var 1133 kendi arkadas grubun var coklari hemen sirk kafir, sapik damgasini vuruyorlar onun icin yazdim tekrar yaziyorum ben sana sen yazmadim siz diye yazdim tekrar oku selamlar.

  • FAHRİ İMAM 
    KONUMUZLA ALAKASI NE Kİ? İKİ MİLLİ GÖRÜŞÇÜ DAHİ İFTİRAYA BAŞ VURUP GERÇEĞİ HAZMEDEMEYİP GURURUN NEFSİN MAHKUMU OLUYORSA BU GİDİŞ İSLAMA KURANA UYGUN DEĞİL bak buyaz senin ne gururu . neyi hazmedemiyormusum anlayamadim bu bir harf ogretenin kolesi olurum sozu bugun paylasilmadi en az iki senedir paylasiliyor ve ben bu sozu 30 yildir hocalardan dinliyordum hic kimse uydurma demediler . siz nasil emin oldunuzda uydurma diyorsunuz ..???
EVET BİR İMAM EĞİTİMİNE 25 YIL GÖREV EKLEDİĞİ HALDE İNSANLAR YANİ BU EĞİTİMİN VAAZIN DİNLEYİCİLERİ GAYRİ 
 İSLAMIN ÖRFÜNÜ GİYİMİNİ AHLAKINI  ALMIŞTA ŞU MALUM NESİL TÜREMİŞ
TARİHİMİZDEDE HAKKI BATILDAN AYIRAN HOCALARI KENDİ AMAÇLARINA ENGEL GÖRÜP KESTİLER ASTILAR FETVA-VAAZ DEDĞİN GAYRİ MÜSLİMERİ RAHATSIZ ETMİYECEK EKMEYİNE YAĞ SÜRECEK CİNSTEN OLMALI 
MÜSLÜMANLARI:. EN ÇOK SEVDİKLERİMİZDEN; Hz ALİ kv DEN YALAN NAKİLLE  KURDA TESLİM KOYUN HALİNE GETİRİP TOPTAN VAFTİZ EDEREK 
KUL-KÖLE-ESİR...
YAPMADILARMI?
BANA DOKUNMAYAN HAÇLI YILANI YAŞASIN MÜSLÜMAN DEVLETLERİ ÖLDÜRSÜN HARİTADAN SİLSİN 
DEDİRTMEDİLERMİ?

Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir.


Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir.


*Allah’a ve Resûlüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.    اِنَّ الَّذٖينَ يُحَادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَقَدْ اَنْزَلْنَا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَلِلْكَافِرٖينَ عَذَابٌ مُهٖينٌ  
MÜCADİLE 5.. VVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVV
Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir. 
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا اَحْصٰیهُ اللّٰهُ وَنَسُوهُ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ شَهٖيدٌ 
MÜCADİLE 6.

ERDOĞAN MİNARELER SÜNGÜ, KUBBELER MIĞFER..1 NOTLARIMDAN:


ERDOĞAN MİNARELER SÜNGÜ, KUBBELER MIĞFER..1 NOTLARIMDAN:


Erdoğan: Minareler süngü, kubbeler miğfer...
Başbakan Erdoğan, 10 ay hapis cezası aldığı Ziya Gökalp'in şiirini bu kez Meclis Genel Kurulu'nda okudu. "Beni şimdi yargılananlarla aynı kefeye koymak yanlış" dedi.


ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda 61. Hükümet'in programı üzerindeki görüşmelerde yöneltilen eleştirileri yanıtladı.
Erdoğan, 10 ay hapis cezası aldığı Ziya Gökalp'in şiirini bu kez Meclis Genel Kurulu'nda okudu. "Beni şimdi yargılananlarla aynı kefeye koymak yanlış" dedi.
Erdoğan, ''Benim şahsımla alakalı konuda, şu andaki yargılananlarla beni aynı kefeye koyma yanlışına, bedbahtlığına düşüyorsunuz. Ben neden dolayı 10 ay yedim? Ziya Gökalp'in şu şiiri ve onun arkasındaki şu ifadelerimden dolayı. Bunu burada tekrar okuyorum: 'Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker.' Bu şiir... 'Bir şey beni sindiremez; Gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa; Biz oyuz ki; imanıyla övündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş; zaferlerin tapusu, Anadolu'nun tapusu, Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye imanın geçilmez kalesine kadar ecdadımızı zaferden zafere koşturan bu birliktir, bu beraberliktir.' Ben, bu ifadelerden dolayı 10 yıl yedim''  diye konuştu.
Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından, AK Parti'li milletvekilleri ayağa kalkarak uzun süre kendisini alkışladı.

'KENDİMİ YARGI SALONUNDA HİSSETTİM'
Hükümet programı üzerindeki görüş, öneri ve eleştirilerini Genel Kurul ile paylaşacağını zannettiği muhalefetin, program üzerinde konuşma fırsatı bulamadığını anlatan Erdoğan, ''Dolayısıyla, hükümet programıyla ilgili burada en ufak bir şey duymadım, dinlemedim'' dedi.
Kendisini, zaman zaman ''adeta sanki yargı salonunda hissettiğini'' ifade eden Erdoğan, ''Çünkü sadece burada bu konuşuldu. Biz hükümet programını tartışacağımızı zannediyorduk ve ben buna rağmen yine de konuşmacılara şahsım, grubum adına teşekkür ediyorum'' ifadesini kullandı.
12 Haziran seçimlerinin Türkiye'de her kesime çok önemli mesajlar verdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Bu mesajları alanlara ne mutlu. Ben burada özellikle bir hususun altına çizerek ifade etmek istiyorum; 1945'te Türkiye çok partili döneme adım attı. 1950 yılında ilk kez millet iradesi sağlıklı bir şekilde sandığa yansıdı'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, 1945'ten bugüne kadar demokrasinin inişli, çıkışlı dönemlerden geçtiğini, çok badireler atlattığını, müdahaleler yaşadığını belirterek, yaşanan tüm sancılara, acılara, tartışmalara rağmen demokrasinin sürekli olgunlaştığını, sürekli ilerleme kaydettiğini ve standartlarını her geçen gün daha da ileri seviyelere taşıdığını anlattı. 12 Haziran seçimlerinin Türkiye'ne demokrasinin ulaştığı seviyeyi ve sahip olduğu ileri standartları göstermesi bakımından özellikle önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'MUHALEFETİN YÜZDE 50 NİYE AK PARTİ'YE GİTTİ DÜŞÜNMESİ LAZIM'
''İster profesör, ister çoban, bu milletin her bir ferdi serbestçe oyunu kullanıyor. Kendi hür iradesiyle kendi tercihini yapıyor. Millet seçimler yoluyla her tartışmaya, her soru işaretine, her anlaşmazlığa ve uyuşmazlığa çok net bir şekilde hakemlik yapıyor ve söylenmesi gerekeni en güzel şekilde söylüyor. 12 Haziran akşamı sandıkların açılması ve ortaya çıkan tablo, 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' ilkesine inanıyorsak, yapılması gereken muhalefet başını iki elinin arasına alacak, 'biz nerede, ne yanlış yaptık da acaba yüzde 50 AK Parti'ye gitti' diye bunu düşünmesi lazım. Yani yüzde 26 alacaksın, asıp keseceksin. Yüzde 13 alacaksın, asıp keseceksin. Yok böyle bir şey. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletinse buna teslim olacaksın. İki kişiden bir kişi AK Parti'ye oy vermiş.''
Erdoğan'ın bu sözlerine CHP'li milletvekilleri, ''Teslim olmak ne demek'' diye tepki gösterdi.
Milletin seçimler yoluyla her soru işaretine, her anlaşmazlığa ve uyuşmazlığa çok net bir şekilde hakemlik yaptığını anlatan Erdoğan, ''Bu hakemliğin neticesidir 12 Haziran. Hakemliğe kulak asmayanları hakem sahadan atar, bağırıp çağırmayla bu iş olmaz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde katılımın yüzde 87 gibi çok yüksek bir orana ulaştığını anımsatarak, temsiliyetin yüzde 95'lik bir oranla çok kapsayıcı bir şekilde teşekkül etmesinin milletin basiretini açık ve net olarak ortaya koyduğunu söyledi.

'BAK GELDİNİZ YEMİN ETTİNİZ, NE OLDU?'
''Milletin sahip olduğu demokratik olgunluğun aynı derecede parlamentoya ve siyasete de yansıması en büyük arzumuzdur'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bugün artık dünün söylemleriyle dünün kelimeleriyle düne ait parametrelerle yolumuza devam edemeyiz. Çatışmaya, çekişmeye, birbirinin paçasından tutarak aşağıya çekmeye, karalamaya, iftiraya dayalı bir siyaset anlayışı Türkiye'nin hak ettiği bir siyaset anlayışı değildir. Siyasetçiler, bunun altını çiziyorum, millet kadar vizyon ve ufuk sahibi olmak durumundadır. Siyaset kurumu, milletle aynı frekansı tutturmalı, aynı yöne bakmalı, Türkiye'nin ulaştığı standartlara paralel bir duruş sergilemek zorundadır. Şu hususu her fırsatta ifade ettim: Demokrasilerde muhalefet en az iktidar kadar önemlidir ama muhalefet konumunu bilemiyorsa marjinalleşiyorsa o zaman bu ülkede ileri demokrasiden bahsedemeyiz. Hele hele anamuhalefet marjinalleşirse bu büyük tehlikedir. Siz kalkar da 'İki arkadaşımız burada yemin etmedikçe biz yemin etmeyeceğiz' derseniz bu marjinal bir düşüncedir ve bak geldiniz yemin ettiniz, ne oldu?''

'CHP 1940'LARI AŞAMADI'
Erdoğan, 61. Hükümet'in programı üzerindeki eleştirileri yanıt verirken, CHP'li milletvekillerinin yemin konusundaki tavrını eleştirerek, ''Aslında sizin bu salona girmemeniz, giremememiz gerekirdi. Bu İçtüzük'te var. Bir İçtüzük ihlali yapıldı'' dedi.
CHP'li milletvekillerinin sözlerine tepki göstermesi üzerine Erdoğan, ''Yemini ettikten sonra istediğin zaman girersin. Ama yemin etmediğin zaman durumun tribündekiler gibidir. İktidar önüne 2023 gibi bir vizyon koymuşken muhalefet, hala o tartışmaları yürütüyorsa, hala bunları yürütüyorsa, hala eskinin meselelerine takılıp kalıyorsa, 1940'ları aşıp bugünlere gelemiyorsa biz bunu ülke adına sağlıklı hizmet ortamı görmeyiz' diye konuştu.
Muhalefetin en az iktidar kadar vizyon sahibi olması gerektiğini, 12 Haziran seçimlerinden çıkan en net mesajın bu olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hala bir şey öğrenmeyecek misiniz? İşte Kasım 2002 tablo ortada, geliyoruz 22 Temmuz'a tablo ortada, geliyoruz 12 Haziran'a tablo ortada. Bir kendi halinize bakın, bir de AK Parti'ye bakın. Her şey ortada. Bu aziz, sevgili millet AK Parti'ye zikzak yaptırmadı, hep tırmandırdı ama sizde istikrar yok. Onun için de sizi muhalefete mahkum etti. Burada düşüneceksiniz, 'nerede yanlışımız var' diye düşüneceksiniz. Biz hep bunu düşündük, bunu hep halkımızla paylaştık. En geniş manada kamuoyu araştırmalarını yaptırdık, acaba biz yüzde 46 iken yüzde 54 niye; yüzde 34'de iken hemen araştırdık yüzde 66 niye? Burayı da bizim almamız lazım, bunların üzerinde de bizim tasarrufumuzun olması lazım. Hep bunları çalıştık. Devamlı ders çalıştık. 81 vilayette biz varız. Ama siz 81 vilayete daha yeni yeni gitmeye başladınız. Bundan dolayı da biz gururluyuz, seviniyoruz. Niye? Siyaseti 81 vilayette yapmamız lazım. Bunun sürekli uyarısını yapa yapa bugüne geldik. Şimdi CHP ilk kez bu seçimde bunu yaptı. Dilerim ki MHP de yapar. MHP'nin de yapması lazım. Hep beraber bu illerin tamamında bulunmak gerekir. Ben dersi aldım, gayet iyi de çalıyor. Netice de ortada. Siz ne haldesiniz ona bakın.''

'YETER Kİ BİZE AYAK BAĞI OLAN MESELELERİ ÇÖZELİM'
Erdoğan, terörün bu ülkeye maliyetinin 30 bine aşkın insanın hayatını kaybetmesinin yanında bir hesaplamaya göre 300 milyar doların üzerinde ekonomik bedel olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
''Bu 300 milyar dolar ekonomiye, özellikle de istihdama harcanmış olsaydı bugün Türkiye nerelerde olurdu? Ben bunu muhayyilenize bırakıyorum. Terörün yanında modern, demokratik, katılımcı, özgürlükçü bir Anayasamızın olmaması, en az terör kadar ülkeye bedel ödetmiştir, maliyet yüklemiştir. Enflasyondan faizlere, yatırımlardan borçlanmaya kadar ekonomiyi, günlük hayatı, sokağı, mutfağı ilgilendiren her gösterge, geçmişte yaşanan istikrarsızlık ve güvensizlik ortamlarından ziyadesiyle etkinlenmiştir. Son 9 yılda kaydettiğimiz ilerleme, istikrarın, güven ortamının, demokratikleşme alanında attığımız adımların, aktif dış politikanın bir neticesidir.
Anayasa ve terör sorununu da geride bıraktığımızda inanın Türkiye tüm zincirlerinden kurtulmuş ve bu şekilde de geleceğe yürüyecektir. Bunu böyle bilmenizi isterim. Yeter ki safralarımızı atalım, yeter ki yüklerimizden kurtulalım, yeter ki bize ayak bağı olan meseleleri çözelim, bize engelleyen, bizi yavaşlatan sorunları geride bırakalım.''
'ATATÜRK TALİMAT VERİYOR, İNÖNÜ YAPMIYOR'
Erdoğan, ''Program ile ilgili 'Hep bu programda -cek, -cak var' dendiğini'' ifade ederek, ''Gelecek zaman sigasıdır -cek, -cak. Biz 2023'ü ve onun önünde 4 yılı konuşuyoruz. Tabii -cek, -cak diyeceğiz. Şimdiki zaman sigasıyla veya geçmiş zaman sigasıyla konuşulmaz. Ama 9 yılda yaptıklarımız da var bu programın içinde, herhalde bunu da okumuşsunuzdur. Okuduysanız orada neler yaptığımızı da görüyorsunuz. Uçaklarla uçuyorsunuz, yollardan gidip geliyorsunuz, şu barajlardan sular içiyorsunuz. Artık bunları görmemezlikten gelmeyin. Marifet iltifata tabidir. Artık bunları da görün. Şu Hastanelerin, okulların halini gör'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine laf atması üzerine, Erdoğan, ''Geç o işi. Ne alakası var. İsmet Paşa'nın sayesinde bu ülkenin ne bedeller ödediğini de biz biliyoruz. Hadi geç, geç o işi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Konya Alaattin Camii ile alakalı olarak İnönü'ye talimat veriyor, 'Burayı restore ettir' diyor. Çünkü ahır olarak kullanılıyordu. Temizletmiyor, restorasyonunu yaptırtmıyor. Ebediyete intikal ediyor Atatürk, orayı restore etmek de bize kalıyor. Bundan da haberin var mı? Hepsi belge, bölge... Benim miadım belgelerle konuşmaktır, havada tavada değil. Bunları öğreneceksiniz'' karşılığını verdi.
'GÜRÜZ'ÜN, TEZİÇ'İN OLDUĞU ZAMANLARDA NEDEN SÖYLEMİYORSUNUZ?'
76 üniversiteye 89 üniversite ilave ettiklerini belirten Erdoğan, özel sektörün de üniversite kurabileceğini hatırlattı. Erdoğan, şunları söyledi:
''Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu burada bir ifade kullandı. Diyor ki 'gelin üniversiteler rektörlerini kendileri seçsin.' Bunu şimdi söylüyorsunuz değil mi? Bunu Kemal Gürüz'ün olduğu yerde, Teziç'in olduğu zamanlarda neden söylemiyorsunuz? O zaman CHP yok muydu, o zaman neden söylemediniz? Şimdi mi geldi aklınız başınıza? Çıktılar, 'biz YÖK'ü kaldıracağız.' Kusura bakmayın, YÖK'ü biz reforme ederiz ama YÖK'ü niye kaldıralım. Bu üniversitelerin bir denetimi, düzenlemesi gerekmez mi? Rektörlerin ataması, vesairesi... Bunların hepsini konuşuruz. Bunların hepsini üniversiteler kendileri yapsın. İmtihanlar nasıl yapılacak, bunların hepsini oturur, konuşuruz. Hepsi... Eyvallah ama bir denetleyen, düzenleyen kurumun olması bu işin gereğidir. Kaldı ki YÖK'ü kuran biz değiliz ve YÖK'ten en çok nemalanan sizsiniz, sizsiniz.''
'BAHÇELİ'DEN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A ALKIŞ'
Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''dil noktasında'' hassasiyet gösterdiğini ifade ederek, ''Her zaman söylüyoruz Sayın Bahçeli; bu ülkenin resmi dili Türkçe'dir ama herkes ana dilini rahatlıkla kullanabilmeli'' dedi.
Erdoğan'ın bu sözlerini AK Parti'li milletvekillerinin yanısıra, Bahçeli başta olmak üzere MHP'li milletvekilleri de alkışladı.
Yürütme ile birlikte yasama ve yargının da aynı vizyonu paylaşması için, hukuk ve demokrasi içinde mücadelelerini sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, 3. dönemlerinde muhalefet partileri ile farklı bir tarzda, formatta çalışmak arzusunda olduklarını bildirdi. Erdoğan, ''Eğer çalışırlarsa... 2023 vizyonuna muhalefet partileri ile el ele, gönül birliği içerisinde hazırlanmak isteriz. Kırıcı, yıpratıcı, tahrik edici bir dil ve üslup yerine, yapıcı, yol gösterici, uyarıcı bir eleştiri ve muhalefet kültürünün siyasetimize egemen olmasını istiyoruz'' açıklamasında bulundu.
Başbakan Erdoğan, Hükümet programının toplumun tüm kesimlerinde ve iş dünyasında olduğu kadar bölgede de yeni bir heyecana vesile olduğunu belirterek, bu programı; toplumun tüm kesimleri, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, iş dünyası, üniversiteler, medya ve kanaat önderleri ile birlikte yürüteceklerini kaydetti.
12 Haziran seçimleriyle Türkiye'de yeni bir sayfanın açıldığına inandıklarını belirten Erdoğan, ''Artık hedef, bu yeni sayfayı, üzerini gayet ihtimamla doldurmaktır'' diye konuştu.
'BİZ DİNİ YAŞARIZ, TÜCCARLIĞINI SİZ YAPARSINIZ'
Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümetlerinin bu 4. programının, diğerleri gibi ulaşılabilir, gerçekleşebilir, ayağı yere basan projelerden oluştuğunu ifade ederek, yapamayacakları hiç bir şeyi söylemediklerini bildirdi. Erdoğan, ''Hayal ticareti, umut simsarlığı hiç bir zaman yapmadık, yapmıyoruz. İmkanların kaynaklarını...'' diye konuştu.
Erdoğan, muhalefet sıralarından, ''din tüccarlığı'' şeklinde laf atılması üzerine, ''Bakın çok ayıp oluyor. Biz dini yaşarız, tüccarlığını siz yaparsınız'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin tarihiyle, kültürüyle olduğu kadar milletiyle ve tecrübesiyle de büyük bir devlet olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Yeni bir Anayasayla biz bu kardeşliği büyütelim istiyoruz'' dedi.

'SAYIN BAHÇELİ SİZİN DÖNEMİNİZDE DE İMRALI İLE GÖRÜŞÜLDÜ'
''İmralı ile pazarlık meselesi konusu beni ciddi manada rahatsız ediyor'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Bakınız 3,5 yıllık iktidarınız döneminde İmralı ile de görüşmeler yapılmıştır sayın Bahçeli. Bizim dönemimizde de... Bunun pazarlık olup olmadığını size kim söylüyor? Avukatıyla görüşmesi yasak mıdır?'' diye sordu.
MHP sıralarından ''yalanlayın o zaman?'' sözlerine, Erdoğan, ''Biz bunu her zaman yalanladık, bunun gereğini söyledik'' karşılığını verdi.
Erdoğan, ''İdam kalkmamıştı, iktidarınız dönemiydi, niçin idamını ertelediniz? Siz ertelediniz. Bütün imzalarla belgelerini size kaç kez gösterdim'' dedi. ''Hikaye'' şeklinde laf atılması üzerine, Başbakan Erdoğan, ''Size göre hikaye bize göre gerçek. Belgeler elimizde. Bunu kaç kez gösterdik'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, ''Birkaç kez sayın Bahçeli çok ağır ifadeler kullandı ve ben meydanlarda kendilerine, kusura bakmasınlar, çok ağır cevap verdim. Dedim ki: 'Bunu ispat edin, ispat etmezseniz...' dedim'' dedi. MHP sıralarından gelen ''itiraf ettiniz'' sözlerine üzerine, Başbakan Erdoğan, ''Hiçbir yerde böyle bir itiraf yok. Biz bugüne kadar hiçbir terör örgütünün yöneticileriyle masaya oturmadık. O size ait olan bir şey. Ertelerseniz, ötelersiniz ama bizim kitabımızda bu olmamıştır'' diye konuştu. MHP Grubundan gelen itirazlara Başbakan Erdoğan, ''Yalan söylüyorsun, dürüst değilsin, doğru konuşmuyorsun'' karşılığını verdi. Başbakan Erdoğan, ''Güneydoğu'da Doğu'da her yerde 'tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan' diyen biziz Sayın Bahçeli. 'Türkiyeliyim' demekten de rahatsız değilim. Hiç rahatsız değilim. Ben bu vatanın, milletin evladıyım ve Türkiyeliyim, bundan da rahatsız değilim. Millet kavramını da lütfen Atatürk'e sorun. Onun millet kavramı neyse o tanımı alıp onunla beraber yola devam edelim'' diye konuştu.

'MİNARELER SÜNGÜ, KUBBELER MİĞFER...'
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Benim şahsımla alakalı konuda, şu andaki yargılananlarla beni aynı kefeye koyma yanlışına, bedbahtlığına düşüyorsunuz. Ben neden dolayı 10 ay yedim? Ziya Gökalp'in şu şiiri ve onun arkasındaki şu ifadelerimden dolayı. Bunu burada tekrar okuyorum: 'Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker.' Bu şiir... 'Bir şey beni sindiremez; Gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa; Biz oyuz ki; imanıyla övündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş; zaferlerin tapusu, Anadolu'nun tapusu, Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye imanın geçilmez kalesine kadar ecdadımızı zaferden zafere koşturan bu birliktir, bu beraberliktir.' Ben, bu ifadelerden dolayı 10 yıl yedim.''
Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından, AK Parti'li milletvekilleri ayağa kalkarak uzun süre kendisini alkışladı. Erdoğan, ''Fakat sizin savunduğunuz arkadaşlarınız acaba neden dolayı şu anda sanık durumundalar. Yargıya da müdahale etmeyin'' dedi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Sayın Kılıçdaroğlu, 'haklarında yargı kararı bulunanlar suçlu muydu yemin ettirilmedi' dedi ve Anayasanın 38. maddesini okudu. Bu kişiler aday gösterildiklerinde haklarında dava açılmış, iddianame hazırlanmış, tutuklu oldukları biliniyor. Buna rağmen adeta hukukun arkasına dolanmak, adeta Silivri'ye genel merkezden bir tünel kazmak amacıyla bu şahıslar aday gösteriliyor. 12 Haziran seçimleri öncesinde bir televizyon programında sayın Kılıçdaroğlu'na 'seçildikleri halde yargı bu isimleri bırakmazsa ne yaparsınız?' deniliyor.
Sayın Kılıçdaroğlu, 'yargı kararlarına saygı duyarız' diyor. Gayet açık. Peki şimdi ne oldu? Yargı kararına neden saygı duyulmuyor. Seçildikten sonra tahliye talepleri reddedilenler hakkında hükümet ne yapabilir? Bizden beklenen ne? Yargıya müdahale etmemiz mi bekleniyor? Hakimleri, mahkemeleri aramamız mı isteniyor? Bunu siz yapabilirsiniz ama biz yapılmasına müsaade etmeyiz. Sayın Genel Başkan bana Anayasanın 38. maddesini hatırlatıyor. Ben de sayın Genel Başkan'a Anayasanın 138. maddesini hatırlatıyorum; 'Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.' Üçüncü fıkra; 'Görülmekte olan bir dava hakkında yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.' Olay budur ve teknik bir konudur. Bırakalım yargı ne karar verecekse onu takip edelim.'' Başbakan Erdoğan, sürenin dolduğunu belirterek, sözlerini bitirdi.

İNŞALLAH SENİN SÜREN DOLDUĞNDADA KALDIĞIN YERDEN DEVAM ETTİREN YÖNETİCİLERİMİZ GELİR....

Necmettin Erbakan MİLLİ GÖRÜŞ' ÜN KURUCU VE LİDERİ. Prf.Dr. MÜCAHİD DÜNYADA MÜSLÜMANLIĞI ŞÜPHESİZ


Necmettin Erbakan MİLLİ GÖRÜŞ' ÜN KURUCU VE LİDERİ. Prf.Dr. MÜCAHİD DÜNYADA MÜSLÜMANLIĞI ŞÜPHESİZ



Necmettin Erbakan
MİLLİ GÖRÜŞ' ÜN KURUCU VE LİDERİ.
Prf.Dr.
MÜCAHİD
DÜNYADA MÜSLÜMANLIĞI ŞÜPHESİZ
SÜNNET-İ RESULULLAH YOLUNDA DAVETÇİ VE LİDER
Türkiye Başbakanı
Ofiste
30 Haziran 1997 - 28 Haziran 1996

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
Başbakanlığı devreden Mesut Yılmaz

Kişisel bilgiler
Doğumu  29 Ekim 1926 Sinop , Türkiye
Vefatı  27 Şubat 2011 (84 yaşında) , Ankara , Türkiye

Kurduğu siyasi partiler:
Milli Nizam Partisi (1970-1971),
Milli Selamet Partisi (1972-1981)
Refah Partisi (1987-1998)
Saadet Partisi (2003-2011)
Eşi:
Hatice Nermin Erbakan (d. 1943 - ö. 23 Ekim 2005) Türkiye'nin eski başbakanlarından Necmettin Erbakan'ın eşi.
1943 yılında Balıkesirli Saatçioğlu ailesi’nin kızı olarak dünyaya geldi. İktisat eğitimi aldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)'nde uzman olarak görev yaparken tanıştığı ve danışmanlık yaptığı TOBB Sanayi Dairesi Başkanı Necmettin Erbakan ile 10 Ocak 1967'de evlendi. 1967'de Zeynep, 1974'te Elif, 1979'da Muhammet Fatih adlı çocukları dünyaya geldi.
Nermin Erbakan, Refahyol hükümetinin kurularak eşinin önce başbakan yardımcısı ve sonra başbakan olması ile sonuçlanan 1995 seçimlerinde Refah Partili kadınlar ile birlikte önemli rol oynadı.[kaynak belirtilmeli] İslami kuralları hayatına uygulama konusunda hassas davrandı.[kaynak belirtilmeli] Gece ibadetlerine önem verdiği belirtiliyor.[kaynak belirtilmeli] 23 Ekim 2005'te Ankara'da Yüksek İhtisas Hastanesi'nde hayatını kaybeden Nermin Erbakan, İstanbul'da Merkez Efendi Mezarlığı' na defnedildi. Cenaze namazına 50 bini aşkın kişi katıldı

DIŞ KAYNAKLARDAN  AYNEN:
Erbakan doğdu Sinop kıyısında, Karadeniz'in kuzey Türkiye'de. [ 3 ] Babası Mehmet Sabri, prestijli Kozanoğlu klan (bir yargıç olduğunu Oğuzların , Afşar kabilesi arasında) Kilikya Sinop yerli ve annesi Kamer Mehmet Sabri ve ikinci eşi. [ 4 ]
Yılında Lise eğitiminden sonra İstanbul Lisesi , o anda Makine Mühendisliği Fakültesi'nden mezun İstanbul Teknik Üniversitesi 4.00/4.00 GNO ile 1948 yılında, alınan doktora derecesini RWTH Aachen Üniversitesi , Almanya . [ 3 ] döndükten sonra Türkiye, Erbakan İTÜ öğretim görevlisi oldu ve aynı üniversitede 1965 yılında profesör olarak atandı. [ 3 ] sektöründe lider konumda bir süre çalıştıktan sonra siyasete geçilir ve genel başkan yardımcısı seçildi Konya'da 1969 yılında. [ 3 ]
Yanı sıra siyasi kariyerinin olarak, Erbakan mekanik mühendisliği dalında başarı vardı ve birkaç cihaz icat etti [ gerekli açıklama ] .

 Siyasi faaliyetleri

Erbakan'ın ideoloji ortaya konmuştur manifestosu başlıklı Millî Görüş 1969 yılında yayınlanan (Milli Görüş). [ 3 ] İslamcı kurdu ve bunların o liderdi aynı adı, organizasyonu [ 5 ] Günümüzde onadı kelime "ulusal" anlamında anlaşılmalıdır ki tek tanrılı ecumenism . [ 6 ] [ 7 ]
Yıllardır Türk siyasetinde önde gelen isimlerinden biri, Erbakan'ın bir dizi lideri İslamcı kurduğu ya da ilham siyasi partiler. Bu partiler Türkiye tarafından yasaklanmış olması, sadece göze çarptı laik otoriteler. 1970'lerde, Erbakan'ın başkanı olduğu Milli Selamet Partisi , zirvede, koalisyon görev Cumhuriyet Halk Partisi'nin Başbakan Bülent Ecevit'in sırasında Kıbrıs 1974 krizi. [ 3 ]
Sonrasında 1980 askeri darbesi , Erbakan ve partisinin siyasetten men edildi. [ 3 ] 1987 yılında yasağın kaldırılması için referandumun ardından yeniden ortaya çıktı ve lideri oldu Refah Partisi (Refah Partisi). [ 3 ] Onun partisi yararlandı Türkiye'nin en ünlü iki muhafazakar partilerin liderleri arasındaki keskinlik gelen 1990'larda Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller . 1995 genel seçimlerinde sürpriz bir başarı partisinin açtı.
[ değiştir ] başbakanlığı
O, Çiller ile koalisyon 1996 yılında Başbakan oldu Doğru Yol Partisi modern Türkiye'de görev yapmak üzere ilk dindar Müslüman olma, (Doğru Yol Partisi) [ kaynak belirtilmeli ] . Başbakanı olarak, Arap ülkeleri ile ilişkileri ilerletmek için çalışmıştır. [ 3 ] Sözde Türk vatandaşları arasında refahın artırılması amaçlanmıştır bir ekonomik refah programı, takip etmeye çalışıyorum ek olarak, hükümetin çok boyutlu politik yaklaşım uygulamak için çalıştı komşu ülkelerle ilişkilere.
Erbakan'ın görüntü karşı gece gösteriler alay yaptığı ünlü konuşmada tahrip oldu Susurluk . Hükümetinin skandalı için herhangi bir sorumluluk olmasına rağmen [ kaynak belirtilmeli ] , o yine yaygın oldu [ gelincik kelimeler ] onun kayıtsızlık için zaman suçladı. Türk ordusu giderek sertlik arttı [ açıklığa kavuşturulması gereken ] sonunda Erbakan 1997 istifa etmek isteyen, Erbakan hükümetine kamu uyarıları ve frekans [ kaynak belirtilmeli ] .
Zamanda Başbakan Erbakan arasında resmi bir anlaşma ve Doğru Yol, Tansu Çiller'in lideri bir "başbakanlık dayalı dönemi" için vardı [ kaynak belirtilmeli ] . Buna göre, Erbakan, belirli bir süre (kamuya değildi zaman sabit bir miktarı) için Başbakan olarak hareket etmek oldu, sonra Tansu Çiller lehine istifa edeceğini. Ancak Çiller'in partisi parlamentoda üçüncü oldu ve Erbakan'ın istifa zaman, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sordu Mesut Yılmaz, yeni bir hükümet kurmak için, en büyük ikinci partinin lideri. Bütün bu eylemden sonra olduğu için rezil 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında askeri tarafından orkestra [ kaynak belirtilmeli ] (kim Erbakan hükümetine karşı idi), bu bir "iddia edilmiştir postmodern darbe bazıları tarafından " [ 8 ] [ kim? ] .

 Post-ÖS
Erbakan'ın iktidardaki Refah Partisi'nin , daha sonra parti tanıtmak için bir gündem olduğu karar mahkemeler tarafından yasaklandı İslami köktencilik devlet ve Erbakan'ın aktif siyasetten bir kez daha men edilmiştir. [ 9 ]
Sık sık siyasi yasaklı olmasına rağmen, Erbakan yine kurulan eski Refah üyelerine bir akıl hocası ve gayri resmi danışman olarak görev Fazilet Partisi , 1997 yılında. Fazilet Partisi, 2001 yılında anayasaya aykırı bulundu ve yasaklandı; o zaman da siyasi faaliyetlere Erbakan'ın yasağı sona ermişti ve o kurdu Saadet Partisi o 2010'dan itibaren tekrar 2003-2004 yılında bir liderdi ve bunların, [ 10 ] ölümüne kadar.

Ölüm

İstanbul Merkezefendi Mezarlığı'na Necmettin Erbakan'ın ve ailesinin mezarı
Erbakan'ın 11:40 yerel saat 27 şubat 2011 tarihinde vefat kalp yetmezliği yılında Güven Hastanesi Çankaya , Ankara .
Cesedi İstanbul'a transfer ve de dini cenaze hizmeti takip ediyordu Fatih Camii , katılan kalabalık onun tabut yaklaşık 4 km (2.5 mil) yol eşliğinde Merkezefendi Mezarlığı'nda eşi Nermin yanında toprağa verildi. O istememişti devlet töreni Ancak onun cenaze yüksek devlet ve hükümet yetkilileri katıldı.

 Görüntüleme

Müslüman ülkeler ve mücadele arasındaki yakın işbirliği ve birlik: Onun dış politikasının iki temel ayağı vardı Siyonizm . O, "D-8" veya oluşturulan Gelişen Sekiz Müslüman ülkeler arasında güçlü bir ekonomik ve siyasi birliğe ulaşmak. Bu Türkiye, İran, Malezya, Endonezya, Mısır, Bangladeş, Pakistan ve Nijerya olmak üzere sekiz üyesi vardır. Bu ülkede 800 milyondan fazla kişi toplam, dünya nüfusunun yaklaşık% 14 oluşturmaktadır..

Hakkımda

Fotoğrafım
https://www.facebook.com/VAHDED.HOCA SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ÜYE OLURSANIZ ÇALIŞMALARIMIZA DESTEK VERMİŞ OLURSUNUZ ALLAH cc CÜMLE MÜMİNLERDEN RAZI OLSUN.