AYET-İ KERİME

http://siyasetnamem.blogspot.com.tr/2017/03/islamin-dunyada-yayilmasindan-korkan.html?spref=fb

8 Ocak 2014 Çarşamba

BURAYA KULAK VERİN LÜTFEN!

               BURAYA KULAK VERİN LÜTFEN!
Oğuzhan Asiltürk: Milli Görüşçülerin görevi taraf olmak değil, hakkı söylemektir


Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, gündemdeki konular ile ilgili bir yazılı açıklama yaptı.

'Olaylara Müslüman Gözüyle Bakarsak' başlıklı açıklamasında Asiltürk, "Milli Görüşçüler çatışan tarafların hiçbirinin destekçisi olamazlar. Bizim görevimiz hakkı söylemektir" dedi.

Asiltürk açıklamasının giriş kısmında gündemdeki sıkıntılara değinerek, şunları vurguladı:

“Memleketimizde son günlerde çok ciddi çatışmalar yaşanmaya başlandı. Tartışmanın tarafları ve yandaşları birbirlerini en ağır şekilde tenkit ediyorlar. Vatan hainliğine varacak şekilde suçlamalar yapılabiliyor. Olayı soğukkanlılıkla inceleyelim. AKP’nin iktidar olmasından bir süre sonra, belediyelerde bazı yolsuzlukların olduğu kamuoyunu ciddi şekilde rahatsız etmeye başladı. Arkasından imar plânlarında noktasal değişiklik yapma yetkisi ilgili bakanlığa verildi."

DEDİKODULAR YAYILDI

"Böylece belediye meclislerinde her partiden üyelerin bulunduğu dolayısıyla kamuoyunun bilgi sahibi olacağı konular kamuoyunun haberi olmadan yapılır oldu. Bunların birtakım yandaşlara maddi imkân sağlamak için yapıldığı kamuoyunda dile getirildi. Rant getirebilecek alanların plân tâdilatlarıyla çok katlı bina ruhsatları verilmesi, yeşil alanların imara açılması gibi konularda yapılan değişiklikler büyük dedikoduları da beraberinde getirdi. İhalelerin belli kimselere verildiği dedikoduları da yayılınca sonunda rüşvet ve yolsuzluk iddiaları daha üst makamlara taşındı. Olayın bir yönü budur. İktidarın görevi yolsuzluk konusunda ilgili her kişi ve kuruluşun üzerine giderek hesabını sorumaktır. Yolsuzluğun üstünün örtülmesi kabul edilemez”

“Ancak bu yolsuzluk iddiaları yeni değil, bir kısmı yıllar öncesine dayanıyor” diyen Asiltürk, operasyonların zamanlamasına ise dikkat çekti. Asiltürk, “Yolsuzlukla mücadele ettiklerini, görevlerini yapmakta olduklarını söyleyen, basına açıklamalar yaparak soruşturmaların gizliliğini ihlal eden bürokratlar yıllarca bu yolsuzluk iddialarının üzerine gitmeden bekleyip de dershaneler üzerinde bir müdahale olacağı duyulunca yolsuzluklarla mücadele etmeye kalkarlarsa elbette kamuoyu bu işin içinde başka bir şey olduğunu düşünür” diye konuştu. 

BU DIŞ DESTEKLİ OPERASYON 

Asiltürk, Başbakan Erdoğan’ın Batı bloğu ve Avrupa Birliği ile ilgili sözlerine de dikkat çekerek, “Ayrıca dikkatlerden kaçmayan diğer bir konu da şudur. Başbakan’ın Amerika’dan almak istediği üç adet füze bataryasına Amerikalılar 10 milyar dolar istediler. Aynı bataryaları Çin üç milyar dolara teslim edeceğini bildirince, çok doğal olarak, bu silahların Çin’den alınmasına karar verildi. Bu karardan Başbakanın stratejik ortağı çok rahatsız oldu. Bir de Putinle birlikte yapılan basın toplantısında Başbakanın gazetecilerin önünde Avrupa Birliği’nden ve genel mânâda Batı’dan şikâyet ifade eden “Bizi bu sıkıntılardan kurtarmak için Şanghay topluluğuna alın demesinin mânâsı, ‘Ben batı bloğundan ayrılmak istiyorum. Bizi Avrupa Birliği’nin kapısında bekletiyorlar. İçeri de almıyorlar. Bizi bu sıkıntıdan kurtarın’ anlamında algılanır. Avrupa Birliği ile ilgili bu tesbit doğru bir tesbittir. Ancak Türkiye’yi yola getirmek için dış merkezli bir operasyon kararı da uygulamaya konuldu. Yaşanan olay budur” şeklinde konuştu. 

Milli Görüşçüler olarak her dış müdahalenin karşısında olduklarını da ifade eden Asiltürk, “Milli Görüşçüler olarak bizler her dış müdahalenin karşısındayız. Her dış müdahale içerde herhangi bir şekilde iktidardan istediklerini alamadığı için rahatsız olanlar kullanılarak yapılır. Geçmişte hep böyle oldu. Bugün de böyle oluyor” dedi.

OKUL DIŞINDA BU KADAR YAYGIN DERSHANE OLAMAZ

Açıklamasının son kısmında ise Asiltürk, eğitimin temel sorunlarına da değinerek, dershaneleri meselesini değerlendirdi. Asiltürk, konuyla ilgili şunları ifade etti:

“Olayın diğer bir yönü şudur. Bir ülkede eğitimden sorumlu bir Milli Eğitim Bakanlığı varsa o ülkede Milli Eğitim okullarının dışında bu kadar yaygın dershane olamaz. Eğer bu kadar çok sayıda dershaneye ihtiyaç varsa ‘o ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı görevini yerine getiremiyor’ demektir. Yıllarca eğitim verdiği öğrencilerin, yine kendi bünyesindeki okullara girebilmesi için gerekli bilgiyi, iktidarın Milli Eğitim Bakanlığı veremiyor da eğitim yapan başka bir kuruluşu veriyorsa bu çok çarpık bir durumdur. Bundan çıkan tek sonuç vardır. İktidarın Milli Eğitim Bakanlığı düzgün eğitim veriyorsa YÖK yanlış imtihan sorusu hazırlıyor. YÖK düzgün soru hazırlıyorsa Milli Eğitim Bakanlığı yanlış eğitim veriyor. İktidarların görevi doğruyu bulmaktır. Yanlışta ısrar ederek milleti mağdur etmek değil.

Bugünün dershanelerinin üstlendikleri görev bilgi öğretmek yerine test imtihanlarında nasıl başarılı olunacağını öğreten kuruluşlar şeklinde görev yapmaktır. Hiç değilse bu dershanelerin bilgi öğreten özel okullar haline getirilmesi gerekir. Milli Görüşçü eğitimciler bu dershanelerin kapatılması yerine bilgi veren özel okullar haline getirilmesi için hazırladıkları projeyi Milli Eğitim Bakanlığı’na takdim ettiler. Bakalım iktidar ne yapacak? Bu şartlarda ‘dershaneler kapatılıyor’ diye ortalığı savaş alanına döndürmenin hiçbir haklı ve bilimsel tarafı bulunmuyor. 

Milli Görüşçüler yukarıdan beri arz ettiğim sebeplerden dolayı çatışan tarafların hiçbirinin destekçisi olamazlar. Bizim görevimiz hakkı söylemektir. Kamuoyuna saygıyla arz olunur
ALINTI

1 Ocak 2014 Çarşamba

Kazandığım bir şeref varsa; Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beni dost saymasıdır

Rüzgârımızı kesme Allah’ım…

Günlerdir, “yangın büyük” diye feryat ediyorum. “Bu yangını söndürmek lazım, üzerine benzinle değil su ile gidilmeli.” diyorum.

Artık takatim kesildi. Çünkü Hizmet hareketine, Muhterem Hocaefendi’ye çok ağır ithamlar, hakaretler yapılıyor. Benim ateşi söndürme adına bir maşrapa ile su taşımamı, ortamı yumuşatma çabalarımı bile fitneye malzeme yapmaya kalktılar. Benim bu dünyada, dünya hayatında kazandığım bir şeref varsa; Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beni dost saymasıdır. Bu bana yeter.

Evet, feryatlarım bir netice vermiyor. Rüyalardaki gibi kâbus yaşıyorum. Sesimi, ters rüzgârlar alıp götürüyor. Hüsnüzanlar yerini suizanlara bırakmaya başladı. İmtihanın büyüğü bu olsa gerek. Vefanın, sadakatin, kardeşliğin imtihanı bellerimizi büküyor. 45 yıllık dine hizmet hayatımda, ben böyle bir yük yüklenmedim. Hiç sarsılmadım. Üniversitede iki defa 25 metreden sıkılan kurşunlardan biri başımın 10 santimetre yanından, diğeri 30 santimetre üzerinden geçti. O günden beri ölümden hiç korkmadım. Ama milletimizin içine düştüğü bu dertten korkuyorum. Yılın ilk yazısında, imtihanlardan duaya sığınacağım.

“Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile ‘Allah’ın vaat ettiği yardım ne zaman yetişecek?’ diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara Sûresi ayet 214, Suat Yıldırım)

“(Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabb’in her şeyi hakkıyla görmektedir.” (Furkân 20,  Diyanet Vakfı)

“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar!” (Ankebut  2-3-4, Diyanet İşleri Başkanlığı)

“Hepiniz toptan, Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalplerinizi birbirine ısındırmış ve onun lütfu ile kardeş oluvermiştiniz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oraya düşmekten de sizi O kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böylece açıklıyor, ta ki doğru yola eresiniz.” (Âl-i İmrân 103, Suat Yıldırım)

“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 12,  Diyanet İşleri Başkanlığı)

“Onlardan sonra gelenler derler ki: ‘Rabb’imiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma!’ Rabb’imiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr 10, Elmalılı)

“Allah’a ve Resulü’ne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin; sonra korkuya kapılıp zaafa düşersiniz, rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. Bir de tam manasıyla sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46, Suat Yıldırım)

Rüzgârımızı kesme Allah’ım. Bu millet dualı millet, şer görüneni hayırlara çevir Allah’ım..
ALINTI ADRESİ: http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/ruzgarimizi-kesme-allahim-_2190679.html

Gülerce, Twitter'da şunları yazdı:

Demokrasimiz, milletimiz ve devletimiz bu badireden güçlenerek çıkar. Ancak herkes, Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, bu topraklarda Cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmamış sıkıntılara ve savrulmalara hazır olsun..Sadece sabredenlerin, sağduyu ile hareket edenlerin, üslup güzelliğini koruyanların ve duruşunu bozmayanlarin kazanacağı fırtınaya giriyoruz. Bu fırtınada dostlar kaybedilecek, çürükler ayıklanacak, vefasızlar ortalığa saçılacak. Herkes yerini bulacak. Sonunda Türkiye kazanacak. Fırtınanın habercisi ben değilim, Sayın Mehmet Ali Şahin ve Sayın Burhan Kuzu. Operasyon yapılacağını 6 ay önceden bilen yazarlara dikkat..

Dilipak'tan Cemaat ve Gülen yazısı

Abdurrahman Dilipak'tan bomba Cemaat ve Gülen yazısı

AK Parti- Cemaat geriliminde yeni bir iddia daha ortaya çıktı. Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, ilginç bir iddia ortaya attı.

Dilipak'ın iddiasına göre Cemaat'i yine içinden bir kişi ifşa etti. Bu kişi Gülen'in yerine geçecek isimdi ve kriptolara ulaşınca görevinden uzaklaştırıldı. Dilipak'ın diğer bir iddiasına göre ise, Ocak ayında Cemaat'e dava açılacak.

İŞTE DİLİPAK'IN O YAZISI:

"Cemaatin bu ani atağının aslında bir çok sebebi var.. Tamam kötü bir zamanlamaydı, ama sıkışmışlardı..

Çünki, Gülen'in yerine gelmesi sözkonusu isimlerden biri, cemaat yapısı içindeki kriptoları yakın takibe aldı. İpin ucu MOSSAD ve ClA'ya kadar gidiyordu. Oynanan oyunun farkına varınca görevden uzaklaştırıldı. O da bu işin izini sürdü. Sonunda elde ettiği bilgilerle Başbakanın kapısını çaldı

ARINÇ BUNU KASTETMİŞ

Arınç'ın "bizi uyutmuşlar" dediği kirli oyun bu! İşin içinde yok yok, Cemaat dedikleri yapı bir Truva atı...

Şunu da söyleyeyim, sızdıkları yönlendirdikleri tek "Cemaat" yapısı da bu değil! Bildik derin yapı işte; Media Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK, tekmili birden işin içinde...

BÜTÜN İSİMLER BELİRLENDİ

Peki, madem bunlar biliniyor, ne bekleniyor..?
Söyleyeyim: Elde o kadar çok belge ve bilgi var ki, bunların gözden geçirilip, yapının efradına cami, ağlarına mani bir şekilde tasnif edilmesi gerekiyor.. Ordu, Polis ve istihbarat örgütü içindeki yapılanmada görev alan yeşil kabuki, aktif profesyonel ve kripto isimler ve bağlantı kurdukları, Media, Sermaye, dış kanalları hepsi ortaya çıkartılmış..

OCAK'TA CEMAATE DARBE İNECEK

Bu bilgilerin çoğu istihbarat kaynaklı arşiv bilgileri değil, Cemaatin kendi içinden gelen aktüel bilgiler ve belgeler. Her gün bunlara yenileri ekleniyor.. Bu tasnif işi tamamlanınca, Ocak içinde dava açılır sanırım.

Bu ultra modern darbe girişimi ve paralel devlet yapılanması davası Ergenekon ve Balyoz'dan daha ilginç olacağa benziyor...

Bakarsınız bu ara birileri ülkeyi terketmek zorunda kalabilir...

CEMAAT O İSMİ BİLİYOR

Cemaat bu bilgileri Başbakan'a aktaran ismi biliyor. Başbakan üzerlerine yürümeden acele ile ve panik içinde operasyonu başlatmaya karar verdiler.. Yarın geç olabilir diye düşünmüş olmalılar.. Erdoğan da onların harekete gömmesini bekledi.. Ben 6 aydır yazıyordum bu konuyu.. Bu iş bir yıldır masada bekletiliyor
ALINTI ADRESİ:
http://haber.stargazete.com/sondakika/fethullah-gulenin-yerine-gececek-isim-cemaati-desifre-etti/haber-823101

KOCA DAVA ÜÇ BEŞ GERİZEKALININ HIRSINA KURBAN EDİLEMEZ
Kendi içindeki bir takım yiyici, ahlaksızlara karşı da parti bir arınma hamlesi yapar.. Bana kalırsa bir musibet, bin nasihatten daha iyidir.. Belirledikleri adayları bile, bu olaydan sonra bir daha gözden geçirip, uçkuruna, kesesine düşkün, makam hırsı ile çevresini kırım geçiren bir takım adamları aday listesinden ayıklasa ne iyi eder.. Koca bir dava, üç beş geri zekalının para makam ve kadın ihtirasına kurban edilemez! Unutmamak gerekir ki, çınar ağacının işini bitiren yumuşakça bir kurtçuktur..
YOLSUZLUK VAR, CEMAATTE KASET DE VAR
Cemaatin elinde yolsuzluk dosyaları var. Cemaatin elinde kasetler var. Cemaatin elinde üzerinde ‘çalışılmış’ başka dosyalar da var.. Cemaatin hedefinde İHH, Özgürder var..
İHH’YI TERÖRLE İLİŞKİLENDİRMEK İSTİYORLAR
Cemaat AK Parti’yi, daha doğrusu Erdoğan’ı Fidan’ı, İHH’yı terörle ilişkilendirmek isteyecek.. Bu iş için çalışan 100’den fazla kişiden oluşan bir ekip var. MOSSAD, CIA, MI5 hepsi işin içinde.. Tabi klonlanan emniyet istihbarat arşivleri de.. İşin içinde bizim malum sermaye grubu da var, localar da.. Kemalist ulusalcılar da..
HABERAL’I DÜŞMAN KARDEŞLERİ BARIŞTIR DİYE ÇIKARDILAR
Haberal çıktı, düşman kardeşlerin arasını buldu.. Bu işin Kızılı, Yeşili yok.. Kemalizm her an kılık değiştirebilir ve bulunduğu ortama uyum sağlayarak kendini yeniden varedebilir..
40 VEKİLİN SEKS KASEDİ…
(…) Planda 50 kadar milletvekilini istifa ettirip, arkasından 40 kadar hakkında kaset bulunan milletvekilini şantajla kendi yanlarına alarak, AK Parti’yi iktidardan düşürüp, kendi aralarında bir CHP, MHP, yeni oluşum hükümeti kurup, yerel seçimleri erteleyip, Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte belediye ve milletvekili seçimlerini birlikte yaparak AK Parti’yi bitirme planı da masaya konmuştu.Bu iş burada bitmeyecek. Bu “topyekûn bir saldırı”. Allah korusun, nokta hedeflere yönelik terör olayları da gündeme gelebilir.. Azınlıklar konusuna dikkat etmek gerek..
DERSHANE NEYİN KILIFI?
Dersane olayı, geniş kitleleri arkalarına almak için onlara göre iyi bir fırsattı. Bütün dersane öğrencilerini cemaatin adamı gibi göstermeye çalıştılar ama olmadı.. Bu atakları, dersane konusundaki gerçek niyetlerini ortaya koydu..
Türkiye uluslararası bir komplo ile karşı karşıya.. Bu işin içinde herkes var..
Tek bir cemaat yok onu da belirteyim..
SADECE İKTİDAR İÇİN DEĞİL…
Para ve kadın, makam açlığı, bastırılmış ihtiraslar, sadece iktidar için geçerli değil.. Bu ihtiraslar nice davaları içinden çürütmüştür. Cemaat da kendi içine baksın.. Bu kadar, iktidar ve para hırsının yanıbaşında başka zehirli mantarlarda boy vermiş olabilir.. Cemaat topluluklarının para-menfaat ilişkileri de sütten çıkmış ak kaşık değil..
AMAÇ EURO İSLAM
İşin aslı ne biliyor musunuz, batının İslam’ı ve müslümanları dönüştürme çabası.. Bizi Tom amcalaştırmak istiyorlar. Batı değerleri, çıkarları ve güvenliği için risk ve tehdit oluşturmayan bir İslam anlayışının misyonerliğini yapmak.. Bunun adı “Euro İslam”..
PROTESTAN İSLAM PROJESİ
Demokratik bir çeşni.. İslam içinde bir protestanlık örgütlenebilir mi? Mesela homoseksüel ve lezbiyenler kendi camilerini, dergahlarını açabilirler mi? Bu tartışmalara kapı aralayacak bir süreç başlatmak istiyorlar. Alameti farikaları yokedilmiş bir İslam anlayışı.. Bunu daha önce okulla yapmaya çalıştılar. “Bu din benim denim değildir” diye bir kitabım var, bunu anlatan. İmam Hatiplere Menderes döneminde Kırby raporu ile hangi maksatla desteklendiğini biliyor mu idiniz..
HOŞGÖRÜ DEDİKLERİ ŞEY MAKYAJ MALZEMESİYMİŞ
Bu iddialarından hiç vazgeçmediler.. Refahyol hükümeti de aslında Tansu Çiller’in hidayeti ile ilgili bir proje değildi.. Cemaat de, bu projenin bir parçası bugün.. Cemaat sanki New Age İslamic Society gibi bir hareket.. İşin içinde bir de Mehdilik var, referansını Sikke-i Gaybiye dayandıran.. Mehdi demokrasisi.. “Hoşgörü” dedikleri şey bu son olaylar gösterdi ki, makyaj malzemesi imiş. Otorite de Erdoğan değil sadece İsrail mi.. Hani Sisi’ye itaat eden, Mursi’ye karşı çıkan Ezher şeyhi gibi..
DIŞARIDAKİ OKULLARIN AMACI
Niye bu kadar ülkede örgütlenmeye çalıştıkları da şimdi daha iyi anlaşılıyor. Bu yeni İslam anlayışının eğitim merkezlerini açmak için örgütlenmişler.. Bu iş bu Saint Benoit, ya da Saint Joseph, ya da Amerikan Kolejleri gibi bir proje.. Daha çok da Oppus Dei’yi hatırlatıyor, bu açıdan bakınca..
MÜSLÜMAN DÜNYASININ TAMAMEN BÖLÜNMESİ
Bu projenin sahipleri, Suudi Arabistan üzerinden Vehhabilik, İran üzerinden Şiilik planları ile, Sufi, Selefi, Şii kavgası çıkartmaya çalışıyorlar.. Yapmak istedikleri şu: Müslümanları küçük küçük topluluklara bölerek atomize etmek, Burada destekledikleri güçlü bir akımı Türkiye üzerinden İslam dünyasına pazarlamak, bu grupları birbirine karşı kışkırtarak, aralarında fıkhi tartışmalar çıkartarak bunları notralize etmek ve dışarıdan bakan insanlar için, İslam’ın hızla yayılmasını önlemek için kitleleri İslam konusunda agnostic hale, yani neye inanacağını bilmez hale getirmek..
MEHDİLİK TARTIŞMALARI YAKIN
Mehdilik tartışmalarına hazır olun.. Özellikle Sünni ve Şii dünyasını “Hz. İsa’nın Hz. Muhammed’in oğlu olup olmadığı” gibi fasit tartışmalarla Müslümanların akılları çelinmeye çalışılabilir..
Olay, sadece AK Parti meselesi değil.. Bütün İslam dünyasına yönelik bir komplo ile karşı karşıyayız (…)
CEMAAT BAYKAL’I İSTEMİŞTİ
Bu komplo Türkiye üzerinden yönetileceği için Cemaat iktidarda etkin rol istiyor. Zaten Erdoğan’a iktidar yolu açılırken, Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı düşünülüyordu. Cemaat da bürokrasiye hakim olacaktı..
İŞİN İÇİNDE BAYKAL DA VAR, ŞEYH DE, FAHİŞE DE
Bu işin içinde Baykal da var, Koç da anlayacağınız.. Tekrar söylüyorum, bu ilişkiler içinde tek bir cemaat yok.. Ve bunların kadrosunda Şeyh de var Fahişede.. Proje, madem Kur’an’ı ellerinden alamıyorsunuz, Müslümanların din algısını değiştirin ve değişimi kabul edenleri destekleyin, ötekileri atomize edin, dışlayın, birbirine karşı kışkırtın ve nötralize edin. Suriye’deki muhalefetin dağınıklığı da aslında bunun bir yansımasından başka bir şey değil.. Notralizasyon kadrosunda yer alacak farklı dini grupların eğitim kampına döndü Suriye..
Yani bu olay Türkiye’de başlayıp biten bir olay değil.. Bunu bilelim. Dikkatli olalım. Dikkat: “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı..” “Şeytan sizi Kur’an’la aldatmasın!”
Selam ve dua ile..
ALINTI ADRESİ: http://akgorus.com/haber/dilipak-cemaat-tek-basina-degil/1736/#.Ur8IRIgbj20.facebook

Hakkımda

Fotoğrafım
https://www.facebook.com/VAHDED.HOCA SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ÜYE OLURSANIZ ÇALIŞMALARIMIZA DESTEK VERMİŞ OLURSUNUZ ALLAH cc CÜMLE MÜMİNLERDEN RAZI OLSUN.